Bu Tango maratonunda Mezopotamya'nın büyüleyici 2 antik kenti olan Diyarbakır ve Mardin'i ziyaret edecek ve tarihteki ilk dans ritüellerinin yapıldığı yerlerde Tango yaparak daha fazla "kökleneceğiz". Bu tarihi ve kültürel gezilerde dans ettiğimiz "mekanları" anlayacak; dünyanın ve kendimizin bedenini daha yakından tanıma fırsatı bulacağız. Tarihin başlangıcından bu yana insanlık tarihinin izlerinde büyülü danslar yapacağız. Dolaştığımız kentlerin eşsiz noktalarında bol bol tango pozları çekecek ve alışveriş yapmayı sevenler için bu antik kentlerde üretilen eşsiz el yapımı ürünleri üreten atölyeleri dolaşacağız. Sabahları yöresel kahvaltılar hazırlayan otellerimizde ve hanlarda kahvaltılar yapıp, akşam yemeklerinde yöresel yemeklerin tadına bakacağız. Şarap sevenler için Süryani dostlarımızın evlerini ziyaret edecek ve onların ellerinden organik şaraplar içeceğiz. Belki sürpriz yerlerde sürpriz eğitmenler bizlere kısa kısa tango atölyeleri düzenleyecek...Bu unutulmaz anılarla döndüğümüz gündüzlerin gecelerinde, uluslararası üne sahip Tango DJ'leri bizleri kah yağmur bereketini, güneşin sıcaklığını kutsamaya bir ateşgede tapınağına, kah La Boca limanında "Sessizlerin sesi" Mercedes Sosa olmaya davet edecek, kah Gardel'in neşesinde bir kaberede şehvetli bir tebessüme, kah Pugliese'nin kominist öfkesine karanfil bırakmaya davet edecekler...Biz Tanguer(a)oslar ise  Mezopotamya'dan aldığımız ilham ile "...kaybolup gitmemek için dans edeceğiz, dans edeceğiz..."

Sonra mı? "Sonrasını" sadece dans etmeye devam edebilenler bilecek :)